19 Mart 2011 Cumartesi

Küçük Onur'a Aşık Olan İnsan


Ortaokulda yada ilkokulun sonlarındaydım.Komuşumuzun kızı vardı garip kekremsi,acılarla dolu ifadesi açık alanda koşarken Hülya Koçyiğitvari koşmalarını açıklıyordu.Bakımlı olduğunu sandığı saçları her daim ucuz sabunla yıkanmış,yoluk ve katır kutur bir his verecek gibiydi.

Zamanının tümünü çeşitli Türk filmleri izleyerek geçirir ve evde düğme yapan (o zamanlar evde düğme yapmak gibi bir iş kolu vardı,düğme ayrımı da denilebilir) annesine yardım etmekle geçirirdi.

Gel zaman git zaman Türk filmleri yerine Küçük Onur'lu ve Küçük İbo'lu zırvalıklar koydu.Koymayaydı iyiydi aslında.Küçük Onur özellikle ilgisini çekiyordu.Derin duygular besliyordu ona karşı.Şarkılarını diniliyor "Gecelerin Yargıcı"nı kaçırmıyordu.

Neden,nasıl oldu anlamadım Küçük Onur'un okulunun telefonunu bulmuş birgün kızcağız.Bizim evdeydik.Heyecan dolu dakikalar başladı.Okulu aradı.Küçük Onur'u istedi.Ablasıymış.Öyle dedi müdüre.Gayet zeka yoksunu olan müdür efendi Küçük Onur'u dersten çağırttı.O sırada yanağında gamzesiyle ve parlayan cildiyle bekliyordu telefona zavallı kız.Onur telefona geldi.Kız;

-Seni çok seviyorum "Küçük Onur" bööğğüüüğğüüü diyip telefonu kapattı.

Bu hikayeyi neden anlattım bende bilmiyorum.Havadan olsa gerek.Belki o günde böyle bir hava vardı.O kız şimdi İngiltere'de okuyor.Yıllardır görmediğim tuhaf bir insan oldu.

Ev temizliği konusunda küçükken kendisiyle tartıştığımı hatırlıyorum ayrıca.Süpürülmeden silinmez yada silinmeden süpürülmez üzerine bir tartışmaydı.Şımarık olduğumu düşünür, Yeşilçam bakışları atardı.Dragos'ta yaşasa ne hoş olur.Nubar Terziyan'ın pembiş yanaklarından öpse, ahçılarla şarkı söylese ve hayat sevince güzel olsa tadına doyulmaz.O filmdeki kötü kız benim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder