14 Ekim 2013 Pazartesi

Ekmeksiz.

Hayat nasıl gidiyor? diye bir soru sordu çok çok eski bir arkadaşım raggae eşliğinde. Sanıyorum müziğin etkiselliği bünyemi sarmıştı. Gürültü içinde olabildiğince sakin kalmaya çalışarak naiflikle cevapladım: Delik bir BİM poşetinden akan kısırlık buğday gibi... Alkolün verdiği etkiyle ne demek istediğimi anlamadı. Oysa kendisini bağlara bahçelere adamış bir insandır bu demeden buğdayı anlar. Lakin anlamadı işte. Nasıl yani? Nasıl bir buğday? - Kısırlık buğday. Poşetten akıyor. Sıkkın yılgın gidiyorsun, bir anda beklenmedik bir şey oluyor ve BİM poşeti sivri bir cisme takılıp yırtılıyor. Ve içinde bilmem kimin getirdiği kısırlık buğday var. Kahretsin dediğin anda ılık lıklık, yaldır yaldır akmaya başlıyor buğday. Poşetteki delik çok küçük değil ama joker face'de olmamış. Minimal üstü bir yırtılma söz konusu. İnce buğday taneleri akıyor. Bazı iri taneler poşetin akışkanlığını bozuyor ama arkadan gelen hücum dolusu buğday var. Çok anlamadı hayat tasvirimi. Bu poşette patlıcan olsaydı hayat öyle akar mıydı Bınar? diye sordu. O sırada diyemedim ona gerçeği... Hikayeyi baştan sonra yanlışlıklar üstüne kurduğumu. Kısırlık buğday olmaz. Mantık hatası dolu hayat tasvirinde kısırlık bulguru yapıştırıyorum. O değil de bulgur gibi akan hayat; ekmeksiz giderin var!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder