17 Ekim 2013 Perşembe

Algı Sarhoşluğu

Salgısal algılar dolanırken zihinde çıkagelen hayal perisi anlatılandan da öte. Yerleşik cümlerle tasviri mümkün değil; ne ala bu yüce hareye. Anlatılandan da öte. Dili susar, gözü konuşur belki anlar belki durur. Olan olur, gün biter, anlatılandan öte inlemeler duyulur. Duysan duyamazsın, duyduğunu anlatamazsın. Ya halisünatik bir sanrı içinde salgısal bir algı içine saplanmışsan o zaman anlatılandan da öte olur aldıkların. Madem öyle anlatma kalsın sende. Salgısal algılar belki anlar. Anlamasını istersen kandili ateşle, odunu körükler, alevi getir yer altından. Olanı makul kılmak kolay olur mu sence? Belki algı yanılsaması ve belki duyulmamış yalandan hisler curcunası. Doğrusu nerede? İzle, kokla, dokun, dinle ve yine salgıla beyin akıntısını. Ya da bekle ve gör algı sarhoşluğunu.

Uyanma hissiyatıyla dolu bünyeye kalp masajı yapıp nefes alma anına gelsin. Doğum çığlığı anına denk gelen yaşam isteği: sen ne ulusun...

Algı sarhoşluğuma gelsin


http://www.youtube.com/watch?v=s9MszVE7aR4

14 Ekim 2013 Pazartesi

Ekmeksiz.

Hayat nasıl gidiyor? diye bir soru sordu çok çok eski bir arkadaşım raggae eşliğinde. Sanıyorum müziğin etkiselliği bünyemi sarmıştı. Gürültü içinde olabildiğince sakin kalmaya çalışarak naiflikle cevapladım: Delik bir BİM poşetinden akan kısırlık buğday gibi... Alkolün verdiği etkiyle ne demek istediğimi anlamadı. Oysa kendisini bağlara bahçelere adamış bir insandır bu demeden buğdayı anlar. Lakin anlamadı işte. Nasıl yani? Nasıl bir buğday? - Kısırlık buğday. Poşetten akıyor. Sıkkın yılgın gidiyorsun, bir anda beklenmedik bir şey oluyor ve BİM poşeti sivri bir cisme takılıp yırtılıyor. Ve içinde bilmem kimin getirdiği kısırlık buğday var. Kahretsin dediğin anda ılık lıklık, yaldır yaldır akmaya başlıyor buğday. Poşetteki delik çok küçük değil ama joker face'de olmamış. Minimal üstü bir yırtılma söz konusu. İnce buğday taneleri akıyor. Bazı iri taneler poşetin akışkanlığını bozuyor ama arkadan gelen hücum dolusu buğday var. Çok anlamadı hayat tasvirimi. Bu poşette patlıcan olsaydı hayat öyle akar mıydı Bınar? diye sordu. O sırada diyemedim ona gerçeği... Hikayeyi baştan sonra yanlışlıklar üstüne kurduğumu. Kısırlık buğday olmaz. Mantık hatası dolu hayat tasvirinde kısırlık bulguru yapıştırıyorum. O değil de bulgur gibi akan hayat; ekmeksiz giderin var!