28 Nisan 2013 Pazar

Transformers Kalem Kutusu






Bileğe kadar boğumları belli eden kahverengi botlar vardı o zamanlar. Süet olurdu. Kimisi deve boku rengi (sanırım develer o renk sıçar) kimisi koyukahpe oluyordu. Önlükler lacivert, iki ince beyaz şeritle şahlandırılmış. Yaka kombinasyonu renklere ayrı ahenk katıyor. Sıraların üstünde o insanların geleceğini görebiliyorum şu anda. Kiminin tertip düzen hakimiyeti, kiminin pis dağınık sıra örtüleri (evet sıra örtüleri vardı) ya da ailesinin o insan yavrularına okulda kullanmaları için aldıkları oldukça gereksiz alet edevatları duruyor. Arka sıramda oturan babası kırtasiyeci İsmail vardı. Otomatik kalem kutusunu sınıfa ilk o getirdi. Mavi, yandan basınca minik kutucuklar açılan teneffüslerde içinde mini maç yapılanlardan. Herkes sırayla o kalem kutularından almaya başladı. İsmail'in babası kırtasiyeci. Haliyle her hafta onda yeni model oluyordu. Kimse hızına yetişemedi. Minik boylu, yaşlı bir öğretmenimiz vardı. Buruşmuş göz kapaklarına her daim açık mavi far sürerdi. Topak topak far gördüğümde hep kendisini yad ediyorum... Ve kaçınılmaz son geldi. Transformers'a dönüşen kalem kutularındaki oyunlar teneffüslerden derslere taştı. Öğretmen duruma ani bir müdahalede bulundu. Başta İsmail'İn kalem kutusu olmak üzere açıkta kiminkini gördüyse kırıp attı. İsmail hırslanmıştı. O kalem kutusu sınıfta ki süksesinin kaynağıydı. Ertesi gün yenisini getirdi. Eski tadı kalmamıştı kalem kutularının. Gizli tutuyordu herkesten. Düşman sarmıştı etrafı. İspiyonlanacaktı. Yan sıramda oturan Irmak, Hayat Bilgisi dersinde ani bir çıkışta bulundu " Öretbenim, İsmail yasakladığınız kalem kutularından almış!" Minik elli insan yavruları ani bir şok dalgasıyla sarsıldı. Sparta ilkokulda başlamıştı.Öğretmen, masasından aniden fırladı ve İsmail'in sırasına gitti. Çantasını açtı, karıştıdı ve dikdörtgen kalem kutusunu buldu. İsmail'in kamuflaj olarak sıraya koyduğu kumaş kalemliği kaldırdı ve içindeki kalemlerin şakur şukur sesiyle İsmail'İn kafasına defalarca vurdu.İsmail gözyaşları içindyeydi. Teneffüste sınıf ahalisi Irmak'a cephe aldı. en yakın arkadaşı bile muhattap olmak istemedi. Aradan iki ders geçti ve beslenme saati geldi. Yan sıradaki Irmak'ın yanına gittim. Beslenme çantamı kendim hazırlamak zorunda olduğum için (annem böyle terbiye ediyordu beni) baş kaldırıdaydım kendimce. Ve haliyle iki günlük zeytinden başka bir şey olmayan boş bir beslenme çantası taşıyordum. Irmak'a baktım. Utangaç ama isteksiz bir şekilde beslenmesini ağzında geveliyordu. Hiç bir şey söylemeden beslenmesini yemeye başladım. İsmail'e yaptığından dolayı ona benim de kızgın olduğumu sanıyordu ama bu durumdan istifade eden benim umurumda değildi. annesinin özenerek yaptığı patates kızartmalarını yerken Irmak'ın gözlüklerinin ardındaki dolmuş gözlerine baktım. Beslenmeyi bitirdim sırama geçtim. Çantamdan Transformers'a dönüşen kalem kutumu çıkardım. Özenle içine pelikan silgimi yerleştirdim. Irmak ağlıyordu. Hikayedeki dümbelek Irmak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder